Kitapçılar Kapanıyor
Bazı kitapçılar kapanıyor. İnsanlar üzülebilir. Kitapçıların kapanması insanları üzüyor.
Kitapçılar bizim için önemli yerler. Kitap alırız, okuruz. Ama bazı kitapçılar kapanıyor.
Beyoğlu’nda Murat Uncu var. Murat Bey kitapçı. Beyoğlu’nu çok seviyor. Ama değişim var. Çok yer kapanıyor. Bazı sinemalar, pastaneler kapanıyor.
İstanbul değişiyor. Kitapçılar azalıyor. Fiyatlar artıyor. Eski dükkanlar kapanıyor. Yeni yerler açılıyor.
Bir kitapçı daha kapandı. Yalvaç Abi Kitabevi kapandı. Çocuklar için kitaplar vardı. Artık yok.
Bazı insanlar üzgün. Kitapçıda kitap okuyan çocuklar üzgün. Kitapçılar çok önemli. Ama şimdi sosyal medyada varlar. Kitaplar online satılıyor.
Hayat değişiyor. Kitapçılar kapanıyor. Ama kitaplar her zaman var. Okumak güzeldir.
Kitabevleri kapanıyor. Bir şehir değişince herkes başka bir şey kaybeder. Kimisi deniz kıyılarına, kimisi yıkılıp yerine apartman yapılan eski evlerine, kimisi yok olan orman seslerine üzülür. Bazıları ise kitabevlerinin kapanmasına...
Dışarı çıktığınızda, alıştığınız yerlerden birinin eksilmesi, uzun bir yürüyüşten sonra oturduğunuz yerde bir kitabın size eşlik etme olasılığının azalması üzücü. Tanıdık yerlerin bazen sessizce, bazen hızlıca kaybolması... Bunlar bazen birikir ve büyük bir tartışmaya dönüşür. Çünkü sadece parklar ve kitapçılar gitmiyor, “büyük caddelerin birinde” tanıdıklara rastlama ihtimali de azalıyor.
“Beyoğlu hep bitti demişiz. Her yıl bir önceki yılı özlüyoruz. Bir yıl sonra da bugünü özleyeceğiz. Beyoğlu’nda kravat satılan yerlerin olduğu günlerden, artık kravat satılmayan günlere geldik.”
Bu sözler, Beyoğlu’nda sahaf dükkânı olan Murat Uncu’ya ait. Murat Uncu, İstiklal Caddesi’nin nasıl değiştiğini ve nelerin kaybolduğunu anlatıyor. Emek Sineması’nın kapanmasının üzerinden 12 yıl geçmiş. Beyoğlu Sahaf Festivali kaç yıldır yapılmıyor? 2005 yılında İstiklal Caddesi’nde yürüyen biri, bugün o günden ne bulabilir?
Yıllar önce Sula Bozis, Bakırköy’e döndüğünde tanıdığı yerleri bulmakta zorlandığını anlatmıştı. İstanbul’da on yıl kısa bir süre ama şehir çok değişiyor.
Murat Uncu anlatmaya devam ediyor: “Lale Sineması, Emek Sineması, İnci Pastanesi gitmiş. Cadde üzerinde kitapçı olmak artık zor. Eski esnaflar bu yüksek kiraları nasıl ödeyebilir?”
Yalvaç Abi Kitabevi de Mayıs ayında kapandı. Burcu Ural Kopan, kitabevini kapatma kararı hakkında, “Bunu bir mezuniyet gibi görüyorum. Nasıl ki bir çocuk büyür ve mezun olur, bizim için de öyle oldu,” diyor. Yüksek kira bedelleri nedeniyle bu kararı almak zorunda kalmışlar.
Yalvaç Abi Kitabevi, değişen dünyayı anlatan “Kitabevi Güncesi” kitabıyla vedalaşıyor. Kitap, Iğdır’a kitaplarla dönen bir çocuğun mektubuyla sona eriyor. Bu veda, okurlarla yeniden buluşmalarına ve yeni projeler için enerji toplamalarına da fırsat yaratmış.
İstiklal Caddesi’ndeki Turkuaz Sahaf da Erman Han’dan taşındı. Beyoğlu’nda kalmaya devam edecekler. Lütfü Seymen, eski zamanları anlatan önemli bir sahaf ustasıydı. 19 Mayıs’ta kaybettik onu. Kitapçılar kapanıyor ama hatırlamak ve veda etmek bizim görevimiz.
Hayat bu işte, gelir, geçer.
Kitapçılar kapanıyor. Bir şehrin değişmesi, herkesi farklı şekilde etkiliyor. Kimisi kaybolan sahillerine, kimisi yıkılıp apartmana dönüştürülen eski evlerine, kimisi ormanların sesine, kimisi de toza karışan bostanlara üzülüyor. Bazıları da kapanan kitapçılara...
Sokağa çıktığınızda alıştığınız yerlerin eksildiğini görmek, uzun bir yürüyüşten sonra oturup bir kitap okuyacak yer bulamamak üzüyor. Tanıdık yerlerin, bazen uzun bir tartışmadan sonra, bazen de aniden kapanması insanı etkiliyor. Giden sadece parklar veya kitapçılar değil; büyük caddelerde tanıdık birine rastlama ihtimali de azalıyor.
“Beyoğlu bitti dedik. Her yıl bir önceki yılı özlüyoruz. Bir yıl sonra da bugünü özleyeceğiz. Bir zamanlar Beyoğlu’nda kravat takmadan çıkılmazken, şimdi kravat satan yer kalmadı.”
Bunlar, Hazzo Pulo Pasajı’nda bir sahaf dükkanı olan Murat Uncu’nun sözleri. O, gidenleri ve değişenleri anlatırken bazı şeylerin nasıl kırıldığını ifade ediyor. İstiklal Caddesi, her gün biraz daha kayboluyor. Emek Sineması’nın kapanması dün gibi ama 12 yıl geçmiş bile. Beyoğlu Sahaf Festivali ne zaman yapılmıştı en son? Ya da 2005 yılında İstiklal Caddesi’nde yürüyen biri, bugün orada ne bulabilir?
Yıllar önce Sula Bozis, geri döndüğü Bakırköy’de tanıdığı yerleri bulmakta zorlandığını anlatmıştı. İstanbul için yıllar, büyük değişiklikler anlamına geliyor. Murat Uncu şöyle devam ediyor:
“Lale Sineması, Emek Sineması, Fitaş’ın büyük salonları… İnci Pastanesi, eski yerinde kalsaydı iş yapabilir miydi? 80’lerde İstiklal’de ekmek fırını vardı. O dönemde insanlar kitap da alıyordu.”
Mephisto gibi eski kitapçılar hala var. Dijital satışlar birçok kitapçıyı etkiledi ama Paris’in önemli caddelerine midyeci açabilir misiniz? İstanbul’un en eski eczanelerinden Rebul kapandı. Yeşilçam’ın sokakları kayboldu. Pastane yerine kitap satmaya çalışıyoruz. Artık biz kitapçılar ve sahaflar, listede gerilerdeyiz. Beyoğlu’nda yaşamak benim için önemli ama bugün kira bedelleri çok yüksek. Eski esnaf ya da kitapçı bu fiyatları karşılayamaz.
Çocuklarla büyüyen bir kitapçı veda ediyor. İstiklal’den yürüyerek kısa bir mesafede olan Yalvaç Abi Kitabevi, Mayıs ayında kapanacağını duyurdu. 2003 yılından beri faaliyette olan bu kitabevi, çocuk dünyasına ait özellikleriyle tanınıyordu. Burcu Ural Kopan, bu süreci şöyle anlatıyor:
“Bu sonu bir mezuniyet gibi görüyorum. Bir çocuk büyür, okuldan mezun olur, burası da bizim için öyle oldu. Kiralar çok arttı ve bu yükü kaldıramadık. Kendi kimliğimizle ve şehre olan bağlılığımızla vedalaşıyoruz.”
Yalvaç Abi Kitabevi artık sosyal medya ve çevrimiçi mağazalarda var olacak. Çocuk edebiyatını odağa alıp yaygınlaştıran bu kitabevinin kapanması, kültürel bir kayıp. Okurlarından biri, her gün kitap okuduğu sandalyesini hatıra olarak aldı ve bu veda, onları unutulmaz kıldı.
Yeşilçam yavaş yavaş kayboluyor. Erman Han, filmleriyle bilinen bir yerdi ama sessizce satıldı. Turkuaz Sahaf burada yer alıyordu ancak şimdi başka bir binaya taşındı. Beyoğlu’nda var olmaya devam ediyorlar ve okurlarını yeni yerlerinde ağırlamayı planlıyorlar.
Değişen semtler, farklılaşan beklentiler ve hayatın getirdikleri… Sahaf Müteferrika gibi kaybettiklerimiz var. 1993’ten beri Müteferrika Dergisi’ni çıkaran ve sahaflık yapan Lütfü Seymen’i, 19 Mayıs’ta kaybettik. O, eski düzenin ve kitap okuma alışkanlıklarının azaldığını anlatıyordu.
Kitapçılar kapanıyor ama onları hatırlamak ve veda etmek bizim görevimiz. İlhan Şeşen’in dediği gibi, “Hayat bu işte gelir geçer.”